Yazar: admin

İstanbul Boğazı’nın en ikonik yapılarından biri olan Kız Kulesi, yüzyıllardır şehrin siluetini süsleyen, efsanelere konu olan nadide bir mekândır. Üsküdar açıklarında, karadan yaklaşık 200 metre uzaklıkta küçük bir ada üzerinde yükselen bu zarif yapı, hem tarihî hem de kültürel açıdan büyük öneme sahiptir. Kız Kulesi’nin tarihi milattan önce 24. yüzyıla kadar uzanmaktadır. İlk olarak Atinalı komutan Alkibiades tarafından gemi geçişlerini kontrol etmek ve vergi toplamak amacıyla inşa edildiği düşünülmektedir. Bizans İmparatorluğu döneminde ise kule, deniz feneri ve savunma noktası olarak kullanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapı birkaç kez yenilenmiş, Sultan I. Mahmut zamanında 1725 yılında taştan yeniden inşa edilmiştir. Zaman içinde…

Read More

Bir zamanlar, küçük bir Anadolu köyünde Keloğlan adında genç bir delikanlı yaşarmış. Keloğlan adı, başındaki kellikten geliyormuş. Saçları olmadığı için köyün çocukları ona hep gülermiş. Ancak Keloğlan, her zorluğa rağmen güler yüzünü hiç kaybetmezmiş. Yaşlı annesiyle beraber köyün kenarında küçük bir kulübede yaşar, geçimlerini sağlamak için türlü işler yaparmış. Keloğlan, zeki ve kurnaz bir gençmiş. Belki güçlü kuvvetli değilmiş ama keskin zekâsı, pratik çözümleri ve içten gülüşü onu köyde sevilen biri yapmış. Ancak fakirlik yakalarını hiç bırakmıyormuş. Kimi zaman odun toplar, kimi zaman da komşuların bahçelerinde çalışarak geçimini sağlarmış. Her sabah erkenden kalkar, annesine yardım eder, sonra da iş aramak…

Read More

Bir zamanlar, yemyeşil ağaçların gölgelediği, berrak derelerin şırıl şırıl aktığı büyük bir orman vardı. Bu ormanın tartışmasız hakimi, güçlü pençeleri ve heybetli yelesiyle Kral Aslan’dı. Kral Aslan, ormandaki tüm hayvanların hem saygısını hem de korkusunu kazanmıştı. Gür sesiyle kükrediğinde ormanın en uzak köşelerindeki hayvanlar bile tir tir titrerdi. Aslan, gücünü çoğu zaman adaletle kullanırdı ancak doğası gereği kibirli ve bencil yanları da vardı. Kendisini diğer hayvanlardan üstün görür, en iyi yiyeceklerin, en rahat uyku yerlerinin ve en temiz su kaynaklarının kendisine ait olduğunu düşünürdü. Ormandaki hayvanlar, Aslan’ın bu tutumuna alışmışlardı. Sonuçta o bir kraldı ve krallar her zaman en iyisini…

Read More

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarların birinde küçük bir köy varmış. Bu köyde annesiyle birlikte yaşayan, Keloğlan adında bir delikanlı yaşarmış. Adını, başının kel olmasından alan Keloğlan, görünüşüne rağmen köyün en zeki ve hazırcevap genciymiş. Herkes onun hiç bitmeyen enerjisine ve hayat dolu kahkahalarına hayrandı. Keloğlan’ın tek derdi fakirlikti. Yaşlı annesiyle beraber küçük bir kulübede yaşar, zar zor geçinirlerdi. Annesi sürekli Keloğlan’a, akıllı olduğunu ve bir gün mutlaka zengin olacağını söylerdi. Keloğlan da annesinin bu sözlerine inanır, her gün yeni bir maceraya atılırdı. Köyün etrafındaki dağların ardında, kocaman bir dev yaşadığı söylenirdi. Bu dev, köy halkının korkulu rüyasıydı.…

Read More

Bir zamanlar, yemyeşil ağaçlarla kaplı, berrak derelerin aktığı bir orman varmış. Bu ormanın en kurnaz sakinlerinden biri, kızıl tüyleri güneşte parlayan bir tilkiymiş. Bu tilki sadece kurnazlığıyla değil, aynı zamanda hazırcevaplığı ve esprili kişiliğiyle de tanınırmış. Ancak tilkinin bir huyu varmış ki, bu da başkalarına şaka yapmaktan büyük keyif almasıymış. Ormanın diğer sakinlerinden biri de uzun bacakları ve sivri gagasıyla dikkat çeken bir leylekmiş. Leylek, göl kenarındaki sazlıkların arasında yaşar, balık avlar ve genellikle kendi halinde, sakin bir hayat sürermiş. Ormanın diğer sakinleriyle pek muhatap olmaz, yalnızlığın tadını çıkarırmış. Günlerden bir gün, tilki ormanda gezinirken leyleği görmüş ve içinden bir…

Read More

Uzun yıllar boyunca bir değirmende çalışan yaşlı bir eşek vardı. Sahibi artık onun gücünün azaldığını ve işe yaramadığını düşünmeye başlamıştı. Eşek, sahibinin kendisini artık istemediğini anladığında büyük bir üzüntü duydu. Ancak kendi kaderine boyun eğmek yerine, Bremen şehrine gidip orada sokak müzisyeni olmaya karar verdi. Bremen, müzik ve sanatlarıyla ünlü bir şehirdi ve eşek de güzel anırabildiğini düşünüyordu. Böylece bir sabah erkenden yola koyuldu. Önünde uzun bir yolculuk vardı ama kalbi umutla doluydu. Artık kendi hayatının kontrolünü eline almıştı ve bu onu heyecanlandırıyordu. Patikadan ilerlerken kendi kendine şarkılar mırıldanıyor, Bremen şehrinde nasıl bir hayat kuracağını hayal ediyordu. Beklenmedik yol arkadaşları…

Read More

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak bir köyde yaşayan bir değirmenci hayatını kaybeder. Geride kalan üç oğluna miras olarak değirmeni, eşeğini ve bir kediyi bırakır. En büyük oğul değirmeni, ortanca oğul eşeği alırken, en küçük oğlana sadece bir kedi düşer. Genç adam başlangıçta bu duruma üzülse de, kedisinin sıradan bir kedi olmadığını kısa sürede anlayacaktır. Olağanüstü bir kedi ile tanışma – Çizmeli Kedi Masalı Olağanüstü Bir Kedi ile Tanışma Küçük oğlan kedisiyle baş başa kaldığında, hayvanın konuşmaya başlamasıyla büyük bir şaşkınlık yaşar. Kedi, sahibine endişelenmemesini, kendisine sadece bir çift çizme ve bir torba sağlarsa, onu zengin etmeyi vaat eder.…

Read More

Bir zamanlar, Anadolu’nun küçük bir köyünde Keloğlan adında bir delikanlı yaşarmış. Adını, parlak ve kel başından alan Keloğlan, fakir ama gururlu bir ailenin tek oğluymuş. Yaşlı annesiyle birlikte küçük bir kulübede yaşar, geçimlerini sağlamak için türlü işler yaparmış. Köy halkı genellikle Keloğlan’ı saf ve beceriksiz görse de, aslında zeki ve kurnaz bir yapısı varmış. Keloğlan’ın en belirgin özelliği meraklı oluşuymuş. Her gün dağlarda, tepelerde dolaşır, yeni yerler keşfeder, ilginç taşlar ve otlar toplarmış. Annesi ona sık sık, Oğlum, bu merakın bir gün ya başını belaya sokacak ya da seni zengin edecek, dermiş. Keloğlan ise sadece gülümser ve keşfe devam edermiş.…

Read More

https://youtu.be/_OWp-3Fz83s Okyanusun en derin yerinde, güneş ışınlarının bile ulaşamadığı bir bölgede, rengarenk mercanların ve parıldayan kristallerin arasında muhteşem bir krallık vardı. Bu krallığın adı Mercanlar Diyarı’ydı ve burayı deniz kızları ve erkekleri yönetiyordu. Mercanlar Diyarı’nın en göz alıcı sakinlerinden biri olan Prenses Sedef, deniz altı krallığının varisi ve Kral Poseidon’un biricik kızıydı. Deniz kızı Sedef, diğer deniz kızlarından farklıydı. Onun kuyruğu gökkuşağının tüm renklerini yansıtıyor, saçları ise deniz yosunları kadar yeşil ve parlaktı. Gözleri, en değerli okyanus incileri gibi ışıldıyordu. Ancak Prenses Sedef’i özel yapan sadece görünüşü değildi; o aynı zamanda krallığın en yetenekli şarkıcısıydı. Sesi o kadar büyüleyiciydi ki,…

Read More

Ormanın Kralı ve Minik Fare Geniş ve yeşil bir ormanda, diğer hayvanların korkuyla saygı duyduğu heybetli bir aslan yaşardı. Bu aslan, ormanın tartışmasız kralıydı. Güçlü pençeleri, keskin dişleri ve korkutucu kükreyişiyle tüm orman sakinlerini kendisine boyun eğdirirdi. Kimse onun yoluna çıkmaya cesaret edemez, gölgesini bile görseler titrerlerdi. Aynı ormanda, küçücük ve zarif bir fare ailesi yaşardı. Bu ailede özellikle meraklı, cesur ve maceraperest bir fare yavrusu vardı. Diğer fareler gibi deliklerinde güvenle yaşamak yerine, ormanı keşfetmeyi ve yeni yerler görmeyi severdi. Ailesi sürekli ona dikkatli olmasını, avcı hayvanlardan uzak durmasını tembihlerdi ancak küçük farenin maceracı ruhu her zaman ağır basardı.…

Read More