https://youtu.be/ed35oEmiFSI?si=TbpoE3mcXFaQYD8T Bir zamanlar, yemyeşil ormanların ortasında saklı bir krallık vardı. Bu krallığın adı Bahar Diyarıydı ve burada her mevsim bahar hüküm sürerdi. Ağaçlar her zaman çiçek açar, kuşlar hiç durmadan şarkı söylerdi. Bu huzurlu diyarın güzel ve cesur bir prensesi vardı: Prenses Elara. Elara, altın sarısı saçları ve zümrüt yeşili gözleriyle tanınırdı. Ancak güzelliğinden daha çok sevgi dolu kalbiyle halkının gözünde taht kurmuştu. Bir gün Bahar Diyarı’nda tuhaf bir şey oldu. Çiçekler solmaya, kuşlar susmaya başlamıştı. Rüzgâr sert esiyor, ağaçlar yapraklarını döküyordu. Diyarın huzuru hızla yok oluyordu. Halk korkuya kapılmış, krallık ne yapacağını bilemez hale gelmişti. Kral Arven, Prenses Elara’nın…
Yazar: admin
Alaaddin’in Sihirli Lambası Hikayesi https://www.youtube.com/watch?v=Zkq7ALBEGpw&t=30s&ab_channel=MasallarOku Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, fakir ama zeki ve cesur bir genç olan Alaaddin yaşarmış. Annesiyle küçük bir evde yaşayan Alaaddin, bazen pazarda çalışır, bazen de şehrin sokaklarında dolaşırmış. Günün birinde, kendisini uzak akrabası olarak tanıtan gizemli bir adam, Alaaddin ile yakınlık kurmuş. Aslında bu adam, kötü niyetli bir büyücüymüş. Büyücü, Alaaddin’e zengin olmasını sağlayacak bir teklif sunmuş. Çölde gizli bir mağara olduğunu, içinde paha biçilmez hazineler bulunduğunu söylemiş. Ancak mağaraya yalnızca Alaaddin’in girebileceğini iddia etmiş. Alaaddin, biraz tereddüt ettikten sonra teklifi kabul etmiş ve büyücüyle birlikte yola çıkmış. Uzun bir yolculuğun ardından büyücü,…
Pinokyo Masalı https://www.youtube.com/watch?v=pMMRtvqdmeQ&ab_channel=MasallarOku Bir varmış, bir yokmuş… Uzak bir kasabada, marangoz Geppetto Usta yaşarmış. O, eski ve yorgun bir dükkânda harikalar yaratan bir ustaymış. Ancak Geppetto Usta’nın en büyük dileği, yalnızlığını paylaşacak bir çocuğunun olmasıymış. Bir gün, eski bir meşe kütüğünü işleyerek küçük bir kukla yapmış. Ona Pinokyo adını vermiş. Kuklanın gözleri öylesine canlı görünüyormuş ki sanki her an konuşacakmış gibiymiş. O gece Geppetto, yıldızlara bakıp dilekte bulunmuş: “Keşke Pinokyo gerçek bir çocuk olabilse…” Gece yarısı, odanın içinde sihirli bir ışık belirmiş. Işığın içinden nazik bir peri çıkmış. Mavi Peri, Geppetto’nun saf dileğini duymuş ve kollarını açarak Pinokyo’nun üzerine…
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, yemyeşil ormanların arasında küçük bir köy varmış. Bu köyde, doğayı ve hayvanları çok seven Elif adında bir kız çocuğu yaşarmış. Elif, her gün ormana gider, kuşların cıvıltısını dinler, çiçeklerin kokusunu içine çeker ve hayvan dostlarıyla vakit geçirirmiş. Bir gün, Elif ormanda gezerken yaralı bir tavşan bulmuş. Tavşanın bacağı incinmiş ve hareket edemiyormuş. Elif, tavşanı kucağına alıp evine götürmüş. Annesinin yardımıyla tavşanın yarasını temizlemiş ve ona sıcak bir yuva hazırlamış. Günler geçtikçe tavşan iyileşmiş ve Elif’le aralarında güçlü bir dostluk oluşmuş. Elif’in köyünde, her yıl baharın gelişini kutlamak için büyük bir…
Uyku Masalları – Sönmeyen Fenerin Sırrı Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, deniz kıyısında küçük ama huzurlu bir balıkçı kasabası varmış. Bu kasabanın en önemli simgesi, kayalıkların üzerine kurulmuş ve yıllardır hiç sönmeyen büyük bir fenermiş. Kasaba halkı, fenerin sadece bir ışık kaynağı olmadığını, içinde büyük bir sır sakladığını anlatırmış. Ne olursa olsun fenerin ışığı hiç sönmez, en karanlık gecelerde bile denizcileri güvenle limana ulaştırırmış. Bu kasabada, meraklı ve cesur bir çocuk olan Mert yaşarmış. Mert, her gece penceresinden fenerin ışığını izlermiş ve bir gün onun sırrını keşfetmeye karar vermiş. Yanına sadık dostu, minik kedisi Pamuk’u da alarak fenerin…
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde çok uzak diyarlarda bulunan bir köyde cimri bir adam yaşarmış. Bu adam kazanmayı çok sever, harcamaktan ve başkasına yardım etmekten ise nefret edermiş. Kazandığı her kuruşu biriktirip hiç kimsenin ömründe sahip olamayacağı kadar büyük bir servete ulaşmış. Günlerden bir gün adam çok hasta olmuş. Gitmediği doktor, kullanmadığı ilaç kalmamış. Ne yapmışsa derdine derman bulamamış. Hasta yatağında dahi paralarını düşünüyormuş. Her gün ne kadar kazandığını hesap edermiş. Elde ettiği kazanç sonrasında ise servetinin ne kadar olduğunu da en ince ayrıntısına kadar not edermiş. Bu bilgilere kendisinden başka kimse de sahip olamazmış.…
Uzun bir yaz tatilinin ardından okul zili tekrar çalmaya başlamış. Sessizliğe bürünen yollar, bir telaşla okula giden öğrencilerle dolup taşmış. Her yer cıvıl cıvıl olmuş adeta. Bu heyecanı ilk kez tadan Ayşe için durum çok farklıymış. İlk kez önlük giyen Ayşe, içinde beliren büyük bir heyecan ve az biraz korku ile okula varmış. İlk gün anne ve babası onu yalnız bırakmamışlar. Onların varlığı Ayşe için büyük bir cesaret kaynağı olmuş. Sınıf öğretmeninin sınıfa girmesi ile etrafa büyük bir sessizlik hakim olmuş. Bu sessizliği öğrencilerle tanışmaya başlayan öğretmen bozmuş. Tanışma faslı Ayşe’nin içini biraz olsun rahatlatmış. Tanışma faslı bittikten sonra defter…
Bir mahallede arabalara meraklı olan bir çocuk varmış. Bu çocuk birbirinden farklı birçok oyuncak arabaya sahipmiş. Arkadaşları onu her zaman çok kıskanıyor olsalar dahi, o bu duruma pek de aldırış etmezmiş. Her zaman oyuncaklarını arkadaşları ile paylaşmayı tercih edermiş. Zamanının büyük bir kısmını arkadaşları ile oynayarak geçiren bu çocuk, araba yarışlarına da bir o kadar merak salmış. Televizyonda her gün araba yarışlarını seyredip kendisini pilotlarının yerine koyup büyük hayaller kurarmış. Çocuk, bir gün arkadaşlarını toplamış ve bütün arabalarını alıp gelmiş. Her arkadaşına kendilerinin kullanmak istedikleri arabayı seçmelerini söylemiş. Bunun üzerine her çocuk kullanacağı arabayı seçmiş. Herkes arabası ile sıraya girmiş.…
Günlerden bir gün, havalar soğumaya ve kış mevsimi yüzünü göstermeye başlamış. Bir güvercin sığınabileceği uygun bir yer aramak için yola koyulmuş. Gökyüzünde havanın soğukluğu yüzüne çarpa çarpa kanat çırpmış. Uygun bir yer bulduğunu düşündüğü bir anda yeryüzüne doğru iniş yapmaya başlamış. Bakışlarını aşağı doğru dikmiş ve kendisi için bir yer belirlemiş. İniş yapan güvercin kendi halinde yaşayan bir hanenin tavanında bir köşeye yuva yapmaya karar vermiş. Güvercin hiç vakit kaybetmeden hemen işe koyulmuş. Etraf çalı çırpı aramaya başlamış. Gagası ile getirmiş olduğu çalı çırpılar ile kendi yuvasını inşa etmek için çok çabalamış. Oldukça yorulmuş ve nihayetinde büyük bir dertten kurtulmuş.…
Bir varmış bir yokmuş. Yavru domuzcuğun hayatı yalnız ve tek başına geçiyormuş. Yavru domuzcuk annesi ve babasını kaybettikten sonra kulübesinde yalnız yaşamaya başlamış. Annesini ve babasını kaybettikten sonra tüm arkadaşları kapıya gelmiş ve domuzcuğa bir isteği olup olmadığını sormuş. Domuzcuk bütün arkadaşlarını tersleyip hiçbirine ihtiyacı olmadığını söylediğinden beri hiçbir arkadaşı kapısına gelmemeye başlamış. Bu durum kendisi için ilk zamanlar çok iyi olsa da sonraları giderek daha zor hale gelmeye başlamış. Etrafında kimsenin kalmaması, kendisini giderek daha fazla mutsuzluğa itmeye başlamış. Sabah kalkıp kahvaltısını ettikten sonra, kahvesini karşı bahçede oynayan yavru domuz arkadaşlarına bakıp iç geçirerek içermiş. Kimse de onu artık…